18 Kasım 2011 Cuma

o yüzden sormayın !

Ağlarken sorarlar;
 -Neyin var?
+Hiç birşeyim yok.
Beni çok seven o insan yanımda yok mesela,
yada kalbini kırdığım onlarca insana söyleyecek sözüm yok.
Beni üzenlere “Dur” diyecek gücüm de yok benim, hayatıma yön verecek mecalim.
Babamın bana verebileceği bir sevgisi olduğuna inancım yok,hepinizin aksine beni anlayan bir annem yok.
Yalnız olmadığıma inandırcak hiç bir belirti yok.
Odama hergün aynı yerden doğan bir güneşim yok,
karanlığıma bir aydınlık yok.

13 Kasım 2011 Pazar

Neden Teoman ??

Neden Teoman ?
çünkü bunalımlı yalnızlığı en güzel açıklayan;
“Mektupları şişedeyken bir de bakmış deniz yokmuş, tek başına dans ederken mutsuzluktan sarhoşmuş .. ” - 17
çünkü kötü sonla biten bi hikayeyi en güzel betimleyen;
“yürürüm ipte ağım yokken hemde kopkoyu içim .. inan çok çalıştım bu kalpsiz dünyayı sevebilmek için .. ” - Aşk Kırıntıları
çünkü en gerçekçi;
“Birkaç yaralı ruh, birkaç bira şişesi .. Elimizde bunlar var, mutlu olmaya yetmez ki .. ” - Bazı Yalanlar
çünkü en “keşke”li;
“Belki de her şey biterse bir şey başlardı .. Ama o hiç konuşmadı, sadece baktı .. ” - Bir Kadın ve Bir Erkek
çünkü hatırladığı anıları ve acıları en güzel hissettirebilen;
“Yağmur yağdı bütün gece damlalar penceremde. Bir şey olacağı yok ama insan bekliyor, bekliyor işte ..” - Galatada Rıhtımda
çünkü herkesin en az bir kere dediğini bulan;
“Çünkü beni çok kanattın, çok sevdiğim bir yalandın .. ” - Gönülçelen
çünkü tepkisizliği en doğru anlatan;
“Yüzüm gözüm toz toprak, yağmurların yıkamaz. Kalbim kabuk bağlar içim artık acımaz.” - Hiç Kimse Bilmez
çünkü ayrılığı, vazgeçişi ve çaresizliği tek şarkıda iliklerine kadar yaşattıran;
ben kesilene kadar yüzdüm ama görünmeyince karan bıraktım kendimi.battım bir taş gibi .. yanmıştı , çizilmişti ama seyrettim ağlayarak sabredip çok sevdiğim bir filmi .. artık yalnız senin için üzülüyorum, bitti, zor oldu ama bitti.
benim de zaten hiç gücüm yok, yüzüm yok, hiç umudum yok .. ama bil ki farklı bir hayaldi .. işkenceydi bazen, bazen çok güzeldi .. ama anlıyorum sesinden kurtulmuşsun sen. nokta konmuş, bitmiş en güzel hikayem ..” - En Güzel Hikayem
çünkü her dinleyişte masum bir aşkı anımsatan; 
“Sıcaklığını verirken sen bana sızayım aniden kollarında .. ” - Mavi Kuş ile Küçük Kız
çünkü suçsuz olunan halde bile karşıdakini affettirebilen;
“”Yine de bağışladım ben hep seni, hem seni hem de kendimi… O kadar yoktun k!” - İki Yabancı

Fark etmeyeceksin

Evine gelmeyeceğim. Gömleklerini ve pantolonlarını renklerine göre dizmeyecek, ve sana bundan dünyanın en büyük iyiliğini yapmışım gibi bahsetmeyeceğim. Birbirini seven insanlar birbirlerine sevdikleri çiçeklerden bahsedermiş. Ben senden en sevdiğim çiçeğin ne olduğunu saklayacağım. Ayakkabılarına dokunmayacak, gece yarısı acıktığında dün geceden kalan yemeği ısıtmayacak, ve ütüyü fişte unuttum diye seni telaşlandırmayacağım. Sen bana beyaz taşlı kolyeler almayacaksın mesela. Omzunda ağlamama izin vermeyecek, bana dokunmayacak, üşüdüğümde montuna daha da sıkı sarılıp beni düşünmeyeceksin. Kozalakları rengarenk boyayıp süsler yapmayacağım sana, sen bir anımız bile olmadığı için şükredeceksin. Birbirini gerçekten seven insanlar birbirleri için ağlıyorlar. Ben, senin için ağlamamın mı yoksa ağlayamıyor oluşumun mu daha can yakıcı olduğuna karar veremeyeceğim.

Günler böyle geçecek.
Hızlı ve aynı.
Ne daha iyi ne de daha kötü.
Ben üzüleceğim, sen fark etmeyeceksin..

Hayalleerimizi satmadık ya?!

Gitmek cesaret ister ufaklık gidecegin yer neresi olursa olsun, sevdiklerinle arana mesafe girince, varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
Vedalaşmakta zor iştir biliyo musun? Oturursun geminin kıçına.                        Bakarsın sevdiklerine gittikçe ufalırlar ufalırlar kaybolurlar.O zaman anlarsın işte;
  Vedalaşmak asıl kalana değil gidene koyar.
100 defa söyledim sana hüzünlü değilim, mizacım böyle.Bak şarabımla beraberim. Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum, şarabımdan ayrılmadan hemde. Ben şarabımdan ayrılmıyorum.O da bana bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ediyor.Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa? Hayallerimizi
satmadık ya?!

Geri kalan ne varsa kahve falı

Burası bi gerçek ki bu dünyada 2 türlü insan var , biri konuşan tür diğeri de yapan tür . İnsanların çoğu sadece konuşur , tek yaptıkları budur , ama sözün bittiği noktada dünyayı degiştiren yapanlardır , yaparken bizi de değiştirirler bu yüzden onları asla unutmayız siz hangisisiniz sadece konuşuyormusunuz yoksa yerinizden kalkıp bi şeyler yapıyormusunuz ? çünkü inanın geri kalan ne varsa kahve dedikodusundan başka bişi değildir

Acı nedir ki ?

Dizlerini ve dirseklerini kesen birini gördünüz mü daha önce? Acı nedir ki? Neye göre ölçülür? Kan neyi gösterir ki? Ruh da kanar mı? Kalp düşüp kırılmadan önce yerlere, nerde durur ki? Çölde yaz mevsimi ne kadar anlam taşır ki?
Kariyer mi yapmalı? Mafya mı olmalı? Hediyelik paketlerde kelime satan edebiyatçı mı olmalı? Yazar mı olmalı? Yoksa küfür mü etmeli edebiyata, yazarlara… Ne değişecek ki? İnsan aşağılık bir yaratık.Her şey bunu bilmekle başlıyor. Ama bunu bildikten sonra ne kalıyor ki geriye.. Ne anlamı kalıyor yaşamanın?
Sorun mu ne? Sorun olmayan bir şey var mı? Gelecek niye gelmez. Geldiğinde de artık gelecek olmaz? Şimdi’yi yakalamaya çalışırken hep geçmiş çıkar gelir bir yerlerden girer bi tarafına. Çıkarken kapıyı kapatır mısın? Işıkları da söndür lütfen yalnız kalmaya ihtiyacım var..
Kapı kapandı. Odalar karardı. Gece evin üstüne kapandı. Allah gökyüzündeki delikleri elleriyle tıkadı. Ay da soldu, kuru bir yaprak gibi düştü yeryüzüne.Son sözler söylendi. Bilekler ve dirsekler ürperdi.
Kapı açıldı; oda karanlıktı.. Ama gözler karanlığa da alışacaktı..

12 Kasım 2011 Cumartesi

Anne olmakk ..

Diyorum ki;
Bir kız çocuğum olucak benim. Minik bembeyaz elleri avuçlarımın içinde kaybolabilecek kadar minik gözükecek. Onu kucağıma aldığımda dünyalar benim olucak. Ele avuca geldikçe, saçları uzadıkça onu süslemeye başlayacağım. Saçlarını her sabah balık sırtı yapacağım belki. Ya da bırakacağım rüzgar ile dans etsin diye. Etekler giydireceğim büyüyene kadar. Büyüdüğünde kot pantolon haricinde giymeyecek biliyorum. Zamanla gözlerimin önünde büyüdüğünü göreceğim. Kabullenebileceğimi yine de sanmıyorum.
Beyaz tenli olduğundan her güneşe çıktığında bu durumdan şikayet edecek. Bağırıp çağıracak bana en ufak şeyler yüzünden. Sonrasında pişman olacağına eminim. Yanıma gelip yemyeşil gözlerini bana dikecek. Öyle masum bakacak, gelip boynuma öyle sıkı sarılacak ki bütün kırgınlığım geçecek. İlk günkü gibi seveceğim onu her zaman. Ne olursa olsun, benim ilk göz ağrım olucak. Büyüdüğünü bir türlü kabul edemesem de, büyüdüğünde çok güzel bir kadın olacak benim ilk günkü minik altın saçlı kızım.
Bir erkek çocuğum olucak benim. Buğday tenli olduğunu kucağıma alır almaz bir tebessüm ile itiraf edeceğim babasına. Ablasının güzelliği ile bir bütün olmak için yaratılmış diyecek herkes. Gözleri ela olacak, ablasının yanında koyu kalacak elbette gözleri. Belki de kahverengi olur. Buğday tenine ve ela gözlerine rağmen simsiyah olucak saçları. Ablasını süslediğim gibi olmayacak elbette. Fakat güzel şeyler giydireceğim ona da. Mavi çok yakışacak eminim, yine de farklı renkleri de sevdireceğim ona. Örme yelekler ise vazgeçilmezi olacak.
Büyüdükçe yaramazlaşacağını düşünsene de herkes, çok uslu olucak. İmrenerek bakacaklarına eminim diğer annelerin, gurur duyacağım oğlum ile. Bazen benden bir şeyler saklayacak elbette. Benim bilmediğimi düşüneceği şeyler yapacak. Aynı ablasının bir zamanlar yaptığı gibi o da bağıracak bana. Hatta belki yeri gelecek ve hiç özür dilemeyecek. Ama büyüdüğünde (ki onun büyüdüğünü hemen kabulleneceğim sanıyorum) o da bundan pişmanlık duyacak. Gün gelip boynuma sımsıkı sarıldığında ise dünyanın en mutlu insanı olucam yeniden.  Büyüdüğünde çok yakışıklı bir adam olacak benim oğlum.
Bir kız ve bir erkek çocuğum olucak benim, evet. İlk önce kızım olduğu için sevineceğim. Sonrasında ise oğlumu kucağıma alacağım. Kızım bir yandan kardeşine bakarken bir yandan beni süzecek. Oğlumu nasıl seviyorum diye. Ben ise ikisine olan sevgimin eşit olduğunu ortaya koyarak kucaklayacağım ikisini de. Hayatım boyunca bir tanesine değer vermeyecek, ikisi bir bütün olsun diye uğraştığımı göstereceğim. Gün gelecek kendimi unutacağım. Fakat şikayet etmeyeceğim. Dünyalar güzeli bir kızım ve dünyalar yakışıklısı bir oğlum olduğu için her zaman gurur duyacağım. Bana ilk “anne” dedikleri günü ise mutlak dünyaya gözlerimi kapatıncaya dek kulaklarımda duyacağım. 

2 Kasım 2011 Çarşamba

Şu anda bu satırları okuyorsaaaaannn . . . . .

Take caree of...

Hepsi bu kadar.

Hırçınlığım, sadece kokunla etkisiz hale gelebilecek kadar.

İroni neye denir hep birlikte bakalım :)

Bekareti bacak arasında 2cm’lik zarda arayan insanın, 2 bacak gördümü beyin zarının yırtılmasına “ironi” diyoruz.

mmm..

  • - Hep yalan dolan.
  • +Çünkü sana gerçekleri söyleseydi, sen inanacak başka bir yalan bulacaktın.

Bitti denilmesin..

Kavga edelim istiyorum, dışarda bağıralım, çağıralım, sana tokatlar atıyım, sen bana vur. Sonra tam ben arkamı dönüp gidicekken kolumdan sıkıca tutup çek kendine öp beni, sarıl bana “Sen benimsin nereye gidiyosun aptal” de susayım. Özür dilercesine bakıyım sana ama sen beni çoktan affetmiş ol. Öyle bi aşkımız olsun ki, kavga ederken bile insanlar kıskansın bizi. Öyle sevelim ki birbirimizi herkes aşkın anlamını bizde bulsun. Hani derler ya, bi mesajınla havalara uçur beni. Atmadığında dayanamayıp, triplere giriyim, ama ne olursa olsun hiç bi tartışma kavgada asla “Bitti” denilmesin. Hadi yazdık sinirle oldu diyelim özür dileyelim, ama sakın başkasının olma, dayanamam buna..